Son dakika Dünya İsrail, neden Gazze’deki hastaneleri hedef alıyor?
Dünya

İsrail, neden Gazze’deki hastaneleri hedef alıyor?

Paylaş

Filistin Halkının Haklarını Destekleme Uluslararası Komisyonu Başkanı Dr. Salah Abdel Ati, İsrail’in savaşın başlamasından beri sağlık sistemini hedef almasının, Tümgeneral Giora Eiland önderliğindeki birkaç İsrailli askerin geliştirdiği “generallerin planı” olarak bilinen soykırım programının kapsamına girdiğini söyledi.

Uzmanlar, İsrail’in Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesindeki tıbbi hizmetleri tamamen sona erdirip üç ana hastaneyi hizmet dışı bıraktıktan sonra, Gazze şehrinde halen asgari düzeyde çalışan mütevazı imkânlara sahip hastaneleri hedef almayı planladığını bildiriyor.

İşgal güçlerinin saldırısına uğrayıp ateşe verilen ve ardından tamamen hizmet dışı bırakılan Gazze’nin kuzeyindeki en büyük devlet hastanesi olan Kemal Advan Hastanesi hâlâ yanıyor. Hastane müdürü Hüsam Ebu Safiye, personel, hastalar ve sığınmacılar işgal güçlerince tutuklandı. Daha önce hizmet dışı kalan Endonezya Devlet Hastanesi’nin ardından, İsrail tankları şu anda Cebaliye Kampı’ndaki el-Avda Hastanesi’ni kuşatmış durumda; ancak bu hastane zaten fiilen hizmet dışı.

Bu tüyler ürpertici suçların yankıları sürerken, Gazze şehrindeki el-Ehli Arabi (Baptist) ve el-Vefa Rehabilitasyon Hastanelerine ait iki binanın eş zamanlı olarak hedef alınması, İsrail’in kuzey Gazze’de yaşayan herkesi -sağlık hizmetleri dahil- tamamen yok ederek, kalanları da güneye göçe zorlamayı hedeflediğine dair endişeleri artırıyor.

“Generallerin Planı” etnik temizlik planı mı?

İsrail’in Gazze’de “Generallerin Planı” adı verilen bir planı uyguladığı iddia edildi. Plan ile Gazze’nin kuzeyini terk etmeyen sivilleri meşru hedefler olarak görmek, savaş ve aç bırakma yoluyla soykırım uygulamayı amaçladığı iddia ediliyor.

Bu plan ilk olarak The Middle East Eye gazetesinde yayınlanmıştı. Habere göre, geçtiğimiz eylül ayının sonlarında İsrail Ulusal Güvenlik Konseyinin önceki başkanı olan Tümgeneral Giora Eiland liderliğindeki birkaç İsrailli general, kuzey Gazze’yi etnik olarak temizlemek için “The Generals Plan” adlı bir plan kurguladı.

İsrail’in 7 Ekim’den beri bu plana uygun hareket ettiği bildiriliyor.

Sağlık sistemi çökertildi

Kemal Advan Hastanesi’ne yapılan bu “utanç verici” savaş suçu sonrasında, Sağlık Bakanlığı Sahra Hastaneleri Müdürü Dr. Marvan el-Hums, “Kuzey Gazze Şeridi’ndeki sağlık sistemi tamamen çöktü” dedi.

6 Ekim 2023’te başlayan geniş çaplı kara harekâtıyla kuzey Gazze’deki hastaneler, sistematik saldırılara maruz kaldı ve birer birer hizmet dışı kaldı. El-Hums’a göre, hastaneler her yerde yaşamın temel unsurlarından biri. İşgal güçleri, bu hastaneleri yok ederek Gazze’yi yaşamaya elverişsiz bir felaket bölgesine dönüştürmek istiyor.

İşgal güçlerinin hastanelere yönelik bu sistematik suçlarının amacı, kuzeyde kalan nüfusu tamamen göçe zorlayarak bölgeyi boşaltmak olduğunu söyleyen El-Hums, bugün Gazze şehrindeki el-Ma’mdani ve el-Vefa hastanelerinin hedef alınmasıyla benzer bir senaryonun yaşandığını belirtiyor.

Gazze şehrindeki tek çalışan hastane olan el-Ma’mdani, çok sınırlı olanaklarla savaş mağdurlarına hizmet veriyor. Öte yandan el-Vefa Hastanesi rehabilitasyon ve konuşma tedavisi hizmetleri sunuyor. Ancak, Gazze’deki diğer tüm hastaneler hizmet dışı.

El-Hums, işgal güçlerinin sağlık sistemini yok etme politikası kapsamında ilaç girişini engellediğini, sağlık ekiplerinin ulaşımını kısıtladığını ve bu sistemin çöküşünü hızlandırmak için kuşatma silahını kullandığını vurguladı.

Al-Jazeera’da yer alan habere göre, 7 Ekim 2023’teki saldırının ardından savaşın patlak verdiği ilk anlardan bu yana sağlık sektörü çalışanları doğrudan hedef alındı. Hükümetin medya ofisinden alınan verilere göre işgalde 1.050’den fazla sağlık personeli öldürüldü, 100’den fazlası tutuklandı. 310, 3 doktora suikast düzenledi, görevden alındı. 34 hastane ve 80 sağlık ocağına hizmet veren servis, 134 ambulansı hedef aldı.

“Tam teşekküllü bir savaş suçu”

Hükümetin Medya Ofisi Genel Müdürü Dr. İsmail el-Sevvabite, İsrail işgalinin hastanelere ve sağlık sistemine karşı uyguladığı öldürme ve yıkımın “tam teşekküllü bir savaş suçu” olduğunu söyledi.

Al- Sevvabite’ye göre işgal, Gazze Şeridi’nde yaklaşık 2 milyon 400 bin Filistinliye uygulanan soykırım politikası kapsamında Gazze Şeridi’ndeki sağlık sistemini tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor.

el-Sevvabite, bu amaçla işgalin Gazze Şeridi’ne karşı üst üste ikinci yıldır yürüttüğü imha savaşının başlangıcından beri sistematik ve düzenli olarak sağlık sisteminin altyapısını hedef aldığını söylüyor. Gazzelilere yönelik imha serisini tamamlamak amacıyla yüzlerce doktor ve sağlık sektörü çalışanına suikast düzenledi, yaraladı ve tutukladı.

Hükümet yetkilisi, kuzeydeki soykırım serisinin tamamlanmasının ardından Gazze Şehri’nde felaketin habercilerinin yaklaştığını ve bunun sonucunda sağlık sisteminin tamamen çöktüğünü ifade etti. Hastalıkların ve salgın hastalıkların yayılmasına atıfta bulunarak bunun etkilerinin Gazze sınırlarının ötesine uzanacağını da söyledi.

Uluslararası yasalara aykırı

Filistin Halkının Haklarını Destekleme Uluslararası Komisyonu Başkanı Dr. Salah Abdel Ati, sağlık sistemini hedef almanın açıkça “generallerin planı” olarak bilinen planın kapsamına girdiğini söyledi. Salgının başlamasıyla birlikte kuzey Gazze Şeridi’nde kalan sakinlerin çoğunluğu yerinden edildi.

Abdel Ati’nin açıklamasına göre “Gazze Şehri ve Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki sağlık ve insani durum felaket boyutunda”. Ona göre Cebeliye kampına ve kuzeye yönelik üçüncü kara operasyonundan önce kuzeyde 3 hastane faaliyet gösteriyordu. Üst üste gelen işgaller sırasında bunlar yıkıldı ve artık tamamen hizmet dışı kaldı.

Abdel Ati, Hastanelerin “insanlar için bir sığınak” olduğunu, hastanelerin hizmet dışı bırakılmasıyla hayatın en önemli bileşenlerinden birinin ortadan kaldırıldığını, dolayısıyla İsrail’in bölgeyi bugün veya gelecekte nüfus barınamaz ve yaşanmaz hale getirmeye çalıştığını söyledi.

Abdel Ati, uluslararası hukuk kurallarına göre korunan hastanelerin hedef alınmasının, belediyeler, sivil savunma, yardım ekipleri, güvenlik güçleri gibi diğer insani yardım ve hizmet kurumları ile onların çalışanlarına karşı uygulanan şiddetin, uluslar arası savaş suçu kapsamında yer aldığını söyledi.

Editör: Kevser Karatosun

Paylaş