1 Ocak’ta Galata Köprüsünde yapılan mitingin üzerinden bir haftadan fazla süre geçmesine rağmen İsrail basınında “Türkiye”, bölgesel etkileri ve İsrail karşısındaki tutumu konuşulmaya devam ediyor.
Türkiye, 2025 yılına sivil yılın başlangıcında dikkat çekici bir kitlesel gösteriyle girmişti. İstanbul Galata Köprüsü’nde Filistin’e destek için düzenlenen gösteri, İsrail basınında Türkiye’deki gösterinin yankıları devam ediyor.
Gazetelerden birinde gösteri “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarının ön planda yer aldığı bir etkinlik” olarak kaydedildi. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın konuşma yaptığı, kızı Esra’nın da Türk medyasına röportaj verdiği ön plana çıkarıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesi ile birlikte “Filistin”e verdiği desteğin altı çizildi.
Birçok İsrail gazetesinde Türkiye’nin bölgedeki politikası ekseninde haberler yayınlanıyor. Bir gazetede yayınlanan makaledeki, “Erdoğan’ın Libya’ya, Mısır’a, Kıbrıs’a ve Akdeniz’e adım atmasıyla bölgesel emelleri giderek daha görünür hale geliyor. Türk protestocular şimdiden “Dün Ayasofya, bugün Emevi, yarın Mescid-i Aksa” çağrısında bulunuyor.” ifadesi İsrail’de konuşulan “ana konuyu” özetliyor.

İBRANİ YAZAR: HAYAL DEĞİL “POLİTİKA”
İbrani bir yazarın şu yorumu konunun İsrail tarafındaki algısını özetler mahiyette: “2020’de Ayasofya’nın yeniden cami statüsüne kavuşması, Yunanistan’da ulusal yas ilanına yol açarken, Erdoğan’ın bölgesel güç olma stratejisinin simgesel bir başlangıcıydı. Şimdi ise Şam’daki Emevi Camii ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa hedefleri, bu stratejinin devamı olarak değerlendiriliyor.”
Yazar, “Erdoğan’ın açıklamalarını halüsinasyonlar ve imparatorluğun geri dönüş hayalleri olarak görmeyi bırakmanın zamanının gelmiş görünüyor, bir eylem planı olarak değerlendirilmelidir. Türk askeri faaliyetinin Libya’da olması, Kuzey Kıbrıs’ta büyük bir Türk insansız hava aracı üssünün kurulması, Mısır ile diyaloğun yenilenmesi, Akdeniz’deki ekonomik sulara el konulması, Esed’ın devrilmesinden oluşan bir denklem var. Rejim ve şimdi de Osmanlı vilayetlerine dönüş konuşuluyor. Bu bağlamda Erdoğan’ın Kudüs hayallerinin güncel bir hikaye değil, tutarlı ve devam eden bir politikanın parçası olduğunu belirtmekte fayda var.” değerlendirmesinde bulundu.

DİĞER “TÜRKİYE” GÜNDEMLERİ
Türkiye’nin Suriye’de devrimin gerçekleşmesinde aldığı etkin rol, yeni Suriye yönetimi ile ilişkileri ve Erdoğan’ın Suriye’deki gelişmeler hakkındaki değerlendirmeleri de İsrail basınının takibi altındaki konulardan. Erdoğan’ın “Suriye’deki tehditlere karşı hızla harekete geçeceğiz” değerlendirmesi de İsrail gazetelerinde manşetlerde yer aldı.
Son dönemde savunma sanayiindeki gelişmeler de İsrail basınındaki konular arasında. Türkiye’nin ürettiği füze ve gemileri tanıttığı haberleri “İran’ı taklit ettiği” şeklinde yorumlayan İsrail basını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “diktatör” yakıştırmalarında bulunmaktan da geri kalmıyor.
Diğer bir gazetede yer alan haberde, Türkiye’nin “silah ihracatı” ele alındı. Haberdeki “2023 yılında Türkiye’den silah ihracatı yaklaşık 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşti; bu da İsrail ihracatının yaklaşık yarısı anlamına geliyor. Türk ordusu, Doğu Akdeniz’deki ordular arasında en büyüğü olarak kabul ediliyor ve Ankara, son yıllarda Suriye, Libya ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşta savaş deneyimi kazandı” yorumu dikkat çekiyor.

Bir İsrail gazetesinde, Reichman Üniversitesi Terörle Mücadele Politikası Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı Dr. Eli Karmon’un “Türkiye’nin emperyalist emelleri” konu başlığında bir podcastı yayınlandı. Bu yayında Türkiye’nin hedefleri ve bu hedeflerin “finansörünün” kim olduğu konusu konuşuldu.
Ayrıca Nagel Raporu olarak bilinen rapor da İsrail basınının Türkiye gündeminden bir parça teşkil ediyor. Raporda Türkiye’nin Suriye üzerindeki “artan nüfuzu” ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin İsrail’e yönelik giderek sertleşen tutumunun İsrail için yeni bir stratejik zorluk teşkil edebileceği vurgulandı.
Kevser Karatosun / gazetevirgul.com