Son dakika Dünya Dünyanın ateş çemberi: 2025’te önemli olabilecek 10 çatışma bölgesi
DünyaManşet

Dünyanın ateş çemberi: 2025’te önemli olabilecek 10 çatışma bölgesi

Paylaş

İsrail’in Gazze saldırıları, Suriye’de yeni bir yönetimin kuruluşu ve karşılaştığı sorunlar, Sudan’daki iç savaş ve Ukrayna’daki savaş, 2024’te dünyayı kasıp kavuran krizlerin sadece birkaçı. 2025 için de manzara bundan pek farklı görünmüyor.

2024 yılı, dünya genelinde şiddetli çatışmaların ve siyasi çalkantıların yaşandığı bir yıl olarak tarihe geçti. Esad rejiminin çöküşüyle Suriye yeni bir döneme girerken, Sudan’daki iç savaş milyonlarca insanı yerinden etti. İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu büyük bir insani trajediye yol açtı. Kuzey Kore ise Güney Kore’ye karşı düşmanca tutumunu sertleştirdi ve Rusya ile askeri işbirliğini güçlendirdi.

Al-Jazeera’da yer alan habere göre 2025 yılında Suriye, Esed rejiminin çöküşüyle birlikte ülke mezhepsel intikam eylemleri ve siyasi belirsizlik tehdidi altında. Sudan’da ordu ile HDK arasındaki çatışmalar milyonlarca insanı yerinden etti ve bölgesel istikrarı tehdit ederken; İran bölgesel etkisini kaybetti ve nükleer silahlanma arayışını hızlandırabilir. Ayrıca ABD ile İran arasındaki çatışma riski de bölgeyi tehdit ediyor.

Filistin

İsrail, 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısının ardından Gazze’ye geniş çaplı bir saldırı başlattı. Bu saldırılar 45.000’den fazla sivilin ölümüne ve 100.000’den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı, altyapının büyük bir kısmını yok etti ve yaygın yerinden edilmelere neden oldu.

İsrail, Gazze sınırında askeri kontrolünü güçlendirdi, Mısır sınırı üzerindeki etkisini artırdı ve kuzey Gazze’de abluka altındaki bölgeler oluşturdu. İsrail, uluslararası eleştirilere rağmen, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkına yönelik baskıları artırdı ve Batı Şeria’daki yerleşim yerlerini genişletmeye devam etti.

Donald Trump’ın ABD başkanlığına dönüşüyle, barış görüşmelerinin geleceği ve çatışmanın olası seyri belirsizliğini koruyor.

Suriye

Beşar Esed rejimi, 2024 sonunda, Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) liderliğindeki muhalefet güçlerinin ilerlemesiyle çöktü. Ahmed el-Şer’a, yeni Suriye’nin fiili lideri olarak ortaya çıktı, ancak ülke mezhepsel intikam eylemleri, azınlık hakları ve siyasi belirsizlik gibi büyük zorluklarla karşı karşıya.

İsrail, Suriye’deki askeri hedeflere yönelik hava saldırılarını artırdı ve Golan Tepeleri’ndeki işgalini genişletiyor.

Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile PKK/SDG arasındaki çatışmalar, devam etme potansiyeli taşıyor.

Suriye’nin yeniden inşası ve istikrara kavuşturulması için uluslararası diplomatik çabalar ve yaptırımların hafifletilmesi gerekiyor.

Sudan

Sudan’daki iç savaş, ülkenin yarısından fazlasını etkileyerek milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve yaygın bir insani krize yol açtı. Ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, siyasi istikrarsızlığı artırdı ve bölgesel güvenliği tehdit etti.

Çatışmanın çözümü için uluslararası arabuluculuk çabaları, taraflar arasındaki derin güvensizliğe ve dış güçlerin müdahalesine rağmen devam ediyor. ABD, Sudan’a özel bir elçi atadı, ancak Trump yönetiminin Sudan krizine sınırlı ilgisi, barış görüşmelerini karmaşıklaştırıyor.

İran

İsrail’in İran’ın askeri altyapısına ve bölgesel müttefiklerine yönelik saldırıları, Tahran’ın bölgesel etkisini azalttı. İran’ın nükleer programı ve balistik füze kapasitesi, uluslararası toplum için hala bir endişe kaynağı.

ABD’deki yeni yönetimin İran’a karşı nasıl bir politika izleyeceği belirsiz, ancak diplomatik angajman ve yaptırımların hafifletilmesi olası seçenekler arasında. İran’ın bölgesel müttefiklerinin zayıflaması, Tahran’ı daha izole hale getirdi ve nükleer silahlanma arayışını hızlandırabilir.

Rusya – Ukrayna

Rusya-Ukrayna savaşı, her iki tarafta da ağır kayıplara ve yaygın yıkıma yol açarak devam ediyor. Donald Trump’ın ABD başkanlığına geri dönmesi, Ukrayna’ya verilen askeri ve mali yardımların geleceğiyle ilgili belirsizlikler yarattı.

Rusya ile müzakere olasılığı, toprak tavizleri ve Ukrayna’nın gelecekteki güvenlik garantileri konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle düşük görünüyor. Savaşın Avrupa güvenliği üzerindeki uzun vadeli etkileri ve transatlantik ilişkiler üzerindeki potansiyel baskıları önemli endişe kaynakları.

Çin

ABD-Çin ilişkileri, ticaret, teknoloji, Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıklar nedeniyle gerginliğini koruyor. Donald Trump’ın Çin’e karşı daha agresif bir politika benimsemesi bekleniyor, bu da iki ülke arasındaki ekonomik ve stratejik rekabeti tırmandırabilir.

Çin, askeri kapasitesini geliştirmeye ve bölgesel etkisini genişletmeye devam ederek ABD’nin hegemonyasına meydan okuyor. Tayvan’ın bağımsızlık ilan etmesi veya Güney Çin Denizi’ndeki askeri bir çatışma, ABD ile Çin arasında doğrudan bir çatışmaya yol açabilir.

Myanmar

Myanmar’daki askeri darbe, ülkeyi şiddetli bir iç savaşa ve insani krize sürükledi. Çin, askeri cuntaya diplomatik ve ekonomik destek sağlayarak Batı’nın yaptırımlarını hafifletiyor.

Planlanan seçimler, askeri rejimin meşruiyetini artırmak için bir girişim olarak görülüyor, ancak şeffaf ve adil bir seçim süreci konusunda ciddi şüpheler var. Myanmar’daki kriz, bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve Güneydoğu Asya’da büyük güçler arasında bir vekalet savaşına dönüşebilir.

Haiti

Haiti, çete şiddeti, siyasi istikrarsızlık ve yaygın bir insani krizle boğuşuyor. Kenya liderliğindeki çok uluslu bir polis gücü, güvenliği sağlama ve çeteleri kontrol altına alma çabalarında başarısız oldu.

Donald Trump yönetiminin, Haiti’ye olası bir BM barış gücü misyonuna destek vermesi beklenmiyor, bu da ülkedeki krizi daha da kötüleştirebilir. Haiti’deki kriz, Karayipler’de istikrarsızlığı artırıyor ve ABD’ye yönelik göç akışını artırabilir.

Meksika

Meksika, güçlü uyuşturucu kartelleri ve yaygın yolsuzlukla mücadele etmeye devam ediyor. Donald Trump’ın Meksika’ya karşı sert politikaları, iki ülke arasındaki ilişkileri gerdi ve sınır güvenliği, göç ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili işbirliğini tehlikeye attı.

Meksika hükümeti, Trump yönetiminin baskılarıyla başa çıkmak ve ABD ile işbirliğini sürdürmek için zorlu bir denge kurmak zorunda. Meksika’daki şiddet ve istikrarsızlık, ABD’nin ulusal güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturuyor.

Kore Yarımadası

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Güney Kore ile birleşme politikasından vazgeçti ve Seul’u düşman ilan etti. Kuzey Kore ile Rusya arasında imzalanan savunma anlaşması, bölgedeki gerilimleri artırdı ve Güney Kore’deki siyasi istikrarsızlık endişeleri artırdı. Aynı zamanda ABD de Güney Kore ile bir işbirliği anlaşması imzaladı.

Donald Trump’ın Kuzey Kore ile diplomatik angajman çabaları başarısız oldu ve Kuzey Kore’nin nükleer ve balistik füze programı gelişmeye devam ediyor. Kore Yarımadası’ndaki askeri bir çatışma, yıkıcı sonuçlar doğurabilir ve küresel bir krize yol açabilir.

Kevser Karatosun / gazetevirgul.com

Paylaş