Son dakika Dünya Ana hatlarıyla Panama Kanalı, kaderi ve Donald Trump
DünyaManşet

Ana hatlarıyla Panama Kanalı, kaderi ve Donald Trump

Paylaş

Son günlerde ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın çıkışından sonra yeniden gündeme gelen Panama Kanalı hakkında bir dosya hazırlandı.

ABD’nin seçilen başkanı Donald Trump, 23 Aralık’ta Panama’nın “saçma derecede yüksek geçiş ücretleri” aldığını söyledi ve kanalın ABD’ye “iade edilmesini” talep ederek bu konuda tekrar gündem oluşturdu. Noel kutlaması için yayınladığı mesajında da “kanalın Çin’in kontrolüne geçmek üzere olduğunu” ima etti. Trump’ın mesajları üzerine Panama hükümeti tarafından da bazı açıklamalar yapıldı.

Panama Kanalı, 77 kilometre uzunluğuyla dünyanın insan eliyle yapılmış en uzun kanalı olarak Orta Amerika’nın en güney ülkesi Panama topraklarında yer almaktadır ve Atlantik Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlar. Kanalın yapımı, tarihin en büyük ve en zor mühendislik projelerinden biri olmuştur.

Coğrafi ve tarihsel arka plan

Panama Kanalı’nın stratejik önemi, Atlas ve Pasifik Okyanuslarını birbirine bağlamasından kaynaklanır. 16. yüzyılda, İspanyol kâşif Vasco Núñez de Balboa, Panama Kıstağı’ndan geçerek iki okyanus arasındaki mesafeyi kısaltma fikrini ortaya atmıştır. Ancak dönemin teknolojisi bu hayali gerçekleştirecek seviyede değildi.

Fransızların girişimi (1881-1889)

Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps, Süveyş Kanalı’nın başarısından sonra Panama Kanalı’nı inşa etme projesini üstlenmiştir.

1881’de “Compagnie Universelle du Canal Interocéanique de Panama” adlı şirket kurulmuştur.

Zorluklar ve sonuç; başarısızlık

Proje, tropikal hastalıklar (sıtma, sarı humma) ve yoğun yağışlar nedeniyle büyük zorluklarla karşılaştı.

Lesseps, Süveyş’te olduğu gibi deniz seviyesinde bir kanal inşa etmeye çalıştı ancak Panama’nın zorlu topografyası bu yöntemi uygulanamaz hale getirdi.

1889’da proje iflas etti ve Fransız şirketin borçları nedeniyle büyük bir skandal patlak verdi.

ABD devreye giriyor (1903-1904)

ABD, 19. yüzyıl sonlarında kıtalararası ticareti hızlandırmak ve askeri gücünü artırmak amacıyla kanal projesine ilgi göstermeye başladı.

İlk olarak Nikaragua üzerinden bir kanal yapmayı düşündüler ancak Panama, daha kısa bir rota sunduğu için tercih edildi.

Panama’nın Bağımsızlığı

O dönemde Panama, Kolombiya’nın bir parçasıydı. ABD, Kolombiya ile anlaşma sağlayamayınca, Panamalı ayrılıkçıları destekledi.

Sonuç olarak 1903’te Panama bağımsızlığını ilan etti ve ABD ile “Hay-Bunau-Varilla Antlaşması” imzalanarak kanal inşasına izin verildi. Bu antlaşmayla Panama Kanalı Bölgesi’nin münhasır ve kalıcı mülkiyeti Amerika’ya verildi. Karşılığında Panama, 10 milyon dolar ve dokuz yıl sonra başlayacak 250.000 dolarlık bir yıllık gelir aldı.

Amerikan Projesi başladı: İnşaat süreci (1904-1914)

ABD, Fransızların başarısızlığından ders alarak projeyi tamamen yeniden ele aldı. Deniz seviyesinde bir kanal yerine, bir dizi havuz ve baraj sistemi kurmayı planladılar. Gatun Barajı ve yapay Gatun Gölü gibi devasa mühendislik projeleri tamamlandı.

Kanalın yönetimi, organizasyonu ve başarılı idarecileri

Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği: Kanal inşası, ABD hükümeti tarafından finanse edildi ve başta ABD Ordusu Mühendisler Birliği olmak üzere, askeri disiplinle yönetildi.

John Frank Stevens (1905-1907): İnşaatın baş mühendisi olarak, kanal bölgesindeki altyapıyı güçlendirdi ve işçi güvenliğine öncelik verdi.

George Washington Goethals (1907-1914): Stevens’ın ardından inşaatı devraldı ve kanalın tamamlanmasını sağladı. Teknik sorunları çözmede ve projeyi zamanında bitirmede kilit bir isimdi.

Sağlık Reformları ve yerel hastalıklarla mücadele

Tropikal hastalıklarla mücadele için sıtma ve sarı humma taşıyan sivrisinekler üzerinde çalışmalar yürütüldü. Fransızların başarısızlığının temel nedenlerinden biri, bölgede sıtma ve sarı humma gibi tropikal hastalıkların yaygın olmasıydı. Amerikalı yetkililer bu konuda büyük bir ilerleme sağladı.

Dr. William Gorgas’ın Rolü

Sivrisineklerin bu hastalıkları yaydığını tespit eden Gorgas, kanal bölgesinde reform denebilecek çapta bir temizlik kampanyası başlattı. Bataklıklar kurutuldu, su birikintileri yok edildi ve işçi kamplarında hijyen standartları yükseltildi.

Bu çalışmalar, ölüm oranlarını büyük ölçüde azalttı ve işçiler için daha sağlıklı bir çalışma ortamı sağladı.

Mühendislik Başarıları

Amerikalılar, kanalın inşasında yenilikçi teknikler ve modern mühendislik yöntemleri kullandı:

Deniz Seviyesi Yerine Kilit Sistemi

Kanal boyunca farklı su seviyelerini kontrol etmek için kilitler ve barajlar inşa edildi. Bu yöntem, coğrafi engelleri aşmada kritik öneme sahipti.

Gatun Barajı ve Gölü: Gatun Barajı, dünyanın en büyük yapay göllerinden biri olan Gatun Gölü’nü oluşturdu ve gemilerin kanal boyunca taşınmasını kolaylaştırdı.

Culebra Geçidi: Toprağın kazılarak bir geçit oluşturulması gerekiyordu. Amerikan mühendisler, milyonlarca ton toprağı kaldırarak bu zorluğu aştılar.

Aşağıdaki görselde kanalın nasıl bir mühendislik harikası ve insan emeği olduğu çok net gözükmekte.

İş Gücü ve insan kaynakları

Çeşitli işçi grupları: Kanal inşasında yaklaşık 75.000 işçi çalıştı. Bu işçilerin çoğu Karayipler’den, özellikle Jamaika’dan gelen göçmenlerdi. Amerikalı yetkililer, bu işçilerin organizasyonunu ve çalışma koşullarını dikkatlice düzenledi.

Irk ve sosyal ayrım: Ne yazık ki, işçiler arasında ırksal ayrımcılık vardı. Beyaz Amerikalı işçiler daha iyi ücret ve çalışma koşullarına sahipken, siyahi işçiler daha düşük ücretlerle ve zor koşullarda çalışmak zorunda kaldı.

Finansal ve teknik yönetim

Bütçe kontrolü: Kanalın toplam maliyeti yaklaşık 375 milyon dolar olarak hesaplandı ve bu, dönemin en pahalı projelerinden biriydi. Projeyi bütçe dahilinde tutmak için sıkı bir mali kontrol sistemi kuruldu.

Ekipman ve teknoloji: Buhar kürekleri, devasa vinçler ve dinamit gibi modern araçlar kullanılarak verimlilik artırıldı.

Açılış ve Sonuçlar (15 Ağustos 1914)

Panama Kanalı 10 yıl gibi bir sürede tamamlanarak 15 Ağustos 1914’te resmi olarak açıldı. İlk olarak Amerikan gemisi SS Ancon kanaldan geçti.

Kanalın toplam maliyeti yaklaşık 375 milyon dolara ulaştı, bu da dönemin en pahalı inşaat projelerinden biri oldu.

Kanalın Önemi ve Günümüzdeki Durumu

Kanal, dünya ticaretinde devrim yarattı ve gemilerin Atlantik ile Pasifik arasında 13.000 km’lik bir yolu katetmesini önledi. ABD, kanalın kontrolünü 20. yüzyıl boyunca elinde tuttu ve bölge üzerinde büyük bir siyasi ve ekonomik nüfuz kazandı.

Panama’ya Devri

Jimmy Carter başkanlığındaki ABD yönetimi, 1977’de imzaladığı Torrijos-Carter Antlaşmaları ile kanalın kontrolünü Panama’ya devretmeyi kabul etti. Günümüzde Panama Kanalı, genişletme projeleriyle modern gemilere hizmet vermeye devam ediyor.

Panama Kanalının Ekonomik Katkıları

Global Ticaret Merkezi: Kanal, Atlantik ve Pasifik Okyanusları arasında geçişi sağladığı için Asya, Amerika ve Avrupa arasındaki ticaret yollarını büyük ölçüde kısaltır. Bu da küresel ticaret maliyetlerini düşürür.

Panama Ekonomisi: Kanal, Panama’nın GSYİH’sine doğrudan katkı sağlar. Kanal geçiş ücretlerinden yıllık milyarlarca dolar elde edilir ve bu gelir, ülkenin altyapı projeleri, sosyal hizmetler ve kalkınması için kullanılır.

Transit Ülkeler: ABD, Çin, Japonya gibi ülkeler; özellikle ihracat ve ithalat için kanalı yoğun bir şekilde kullanır. Latin Amerika ülkeleri de kanal sayesinde hem bölgesel hem de uluslararası ticarette avantaj elde eder.

Kanalı En Çok Kullanan Ülkeler

Panama Kanalı’ndan geçen gemiler açısından en çok fayda sağlayan ülkeler şunlar:

Amerika Birleşik Devletleri: Kanalın en büyük kullanıcısıdır. ABD’nin Doğu ve Batı kıyıları arasındaki ticaret için çok önemlidir. Özellikle Kaliforniya’daki limanlardan New York gibi doğu kıyısına ürün taşımada avantaj sağlıyor.

Çin: Çin’in ABD ve Latin Amerika ile yaptığı ticaret kanal üzerinden gerçekleştiriliyor. Çin’den Latin Amerika’ya mal taşımada büyük zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor.

Japonya ve Güney Kore: Otomobil, teknoloji ve endüstriyel malların taşınmasında kanal önemli bir rol oynuyor.

Avrupa Ülkeleri: Özellikle Almanya ve Hollanda gibi ülkeler, Asya’dan gelen ürünleri daha kısa sürede alabiliyor. Avrupa’dan Güney Amerika’ya ihracatta da kanal tercih edilmekte.

En Çok Geçen Ürünler ve Sektörler

Konteyner Gemileri: Elektronik, otomobil, giyim gibi Asya’dan gelen ürünler genellikle konteyner gemileriyle taşınıyor.

Enerji Taşımacılığı: ABD’den Asya’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) taşıyan gemiler yoğun şekilde kanalı kullanıyor. Petrol tankerleri için de önemli bir geçiş noktasıdır.

Tarım Ürünleri: Latin Amerika’dan ABD ve Avrupa’ya taşınan muz, kahve gibi tarım ürünleri de kanal sayesinde taşınır.

Günümüzde Stratejik Önemi

2016’da yapılan genişletme projesi sayesinde Panama Kanalı, daha büyük gemilere hizmet vermeye başlamış ve bu durum Çin gibi büyük ticaret ülkelerinin daha fazla faydalanmasını sağlamıştır. Ayrıca enerji taşımacılığı, küresel rekabette önemli bir faktör haline gelmiştir.

Sonuç olarak, Panama Kanalı yalnızca Panama’nın değil, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin ekonomisine ciddi katkılar sağlamaktadır.  ABD ve Çin, kanalın en büyük kullanıcıları olarak başı çekiyor.

Trump neden Panama Kanalı’nda ısrarlı?

Panama Kanalı’nın inşasında Amerikan emeği ve organizasyonu büyük bir rol oynamıştı. Fransızların başarısızlıkla sonuçlanan girişiminden sonra, Amerikalılar projeyi devralarak hem mühendislik hem de organizasyon açısından süreci yönettiler ve başarıyla sonuçlandırdılar.

ABD, kanalı 1904-1914 yılları arasında inşa etti ve 1999 yılına kadar kontrolünü elinde tuttu. Jimmy Carter başkanlığındaki ABD yönetimi, 1977’de imzaladığı anlaşmayla kanalın kontrolünü Panama’ya devretmeyi kabul etti. Amerikan kamuoyunda Trump gibi bazı isimler bunun stratejik bir hata olduğunu ifade ediyorlar.

Panama Kanalı, dünya deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 6’sını oluşturan stratejik bir su yolu olduğundan ticari faaliyetler için büyük avantaj sağlamakta. Aynı zamanda askeri olarak da önemli bir geçiş noktası. Günümüzde de olası bir Uzak Doğu krizinde kanalın öneminin artması söz konusu.

Trump, başkan olarak seçildikten sonra bu görüşünü bir kez daha ifade ederek konuyu gündemine aldığını ortaya koydu. Ayrıca Trump’ın oğlu da babasının Amazon’dan alışveriş yaparken sepetine Panama Kanalını eklediği bir görselini paylaşmıştı.

Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino, Trump’ın açıklamaları hakkında “Kanalın her metrekaresi Panama’ya aittir ve öyle kalacak” dedi. Trump da “Bunu göreceğiz!” şeklinde karşılık verdi ve sosyal medya hesabından ABD bayrağının kanal üzerinde dalgalandığı bir resimle cevap verdi. Trump’ın bu konuda ısrarlı olduğunu gösteren işaretler bulunmakta ancak başkanlık görevini devraldıktan sonra uygulamasının ne olacağını gelecek günler gösterecek.

Editör: Kevser Karatosun

Paylaş